pazar günleri çünkü, manasız bir sıkıntı kaplar içimi.
sıkıntılı olduğum zamanlarda zarifoğlu okurum. bazen de pessoa. müzik hep olur zaten. bilhassa joy fm. ama bunlar iyi yapmaz beni. yine de vazgeçmem onlardan.
misal şimdi; "yazarak, hayattan eksikliklerimizi, ihtiyaçlarımızı mı kapatmaya çalışıyoruz?" diye soruyor zarifoğlu. buna verecek net bir cevabım yok. oysa yazmak, anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. yazamıyorum, anlatamıyorum.
aslında pazar günleri ve hayatla didişmem yeni değil. hiç unutmam. otuzumdan üç gün almış ikisini geri vermemiştim. çünkü piç kurusu hayat bir pazar günü babamı bizden almıştı. o gün bugündür hem pazar günlerinin kasvetli ağırlığı ile hem de hayatla çarpışırım..
fena bir çocukluk geçirmemiştim oysa. türk filmlerine konu olacak kadar fakir ama mutluyduk. üç kardeş, bir anne ve bir baba. tamam renkli televizyon evimize bir beş yıl kadar geç gelmiş, birbirimizin giyecek ve kitaplarıyla ilk ve orta öğretimi tamamlamış olsak da rahmetli iki farklı işte çalışma pahasına pek çok şeyden geri bırakmadı bizi. her bayram çarpışan arabalara giderdik mesela ve bu yeterdi bir sene bize. lakin işte hayatla çarpışmak lunaparktaki arabalarla çarpışmaya hiç benzemiyordu.
.
bazen hayatımızın belli bir döneminden misal yolun yarısından sonra karşımıza çıkan ve hatta "şimdiye kadar neredeydin" dediğimiz insanların aslında geçmişteki o yol ayrımlarında tercih etmediğimiz yönlerin sonundaki insanlar olduğunu düşünürüm. en çok işte o zaman sövesim gelir. kendimi tutmam söverim de bu mendebur hayata. "sen benle dalga mı geçiyon lan pezevenk" diye.
"tüm bunlar sadece bir soruyu, bir yönü kaydırdık diye mi hep. ikinci şans diye bir şeyden haberin yok mu senin lan amcamın çocuğu" derim.
lakin biraz nefes alıp sakinleştikten sonra acı gerçek bir şamar gibi yüzüme yetmez futbol topu gibi mideme oturur. çünkü ve zira zamanında o cillop gibi, dört şeritli otoban yerine yamalı, yarı asfalt yarı mıcır yolu yahut hemen yanındaki toprak yolu seçseydim yıllar sonra bugün yine aynı şeyleri düşünüyor olacaktım. dünya yuvarlaktı çünkü. ner'den başlarsan başla, hangi yola girersen gir, başladığın yere geliyorsun yine. böyle böyle deliriyorum işte.
böyle böyle..
.
victor deme - djon maya
.