halin yanindan gecerken taze sebze kokusu geldi burnuma. cok hos. iyi ki acmisim dedim cami. karsilikli acik iki camdan cereyan yapiyor ve icerdeki hos parfum kokularini disariya, disardaki taze sebze kokusunu iceriye ta icime, ruhuma tasiyor. ruzgari bu yuzden cok seviyorum. degisik duygulanmalara sebebiyet veriyor her seferinde.
simdi bir plaza servisindeyiz. ama aslinda orhan kemal'in mevsimlik iscilerinden bir farkimiz yok.
sabah hep ayni saatte gidip aksam hep ayni saatte donuyoruz. sanki "bereketli topraklar uzerinde"nin modern versiyonunu canlandiriyoruz. cunku her sey ayni herkes ayni... ezenler ezilenler, yalakalar "anarsistler", zevku sefadakiler ve hayata tutunmaya calisanlar, hayalleri ruyalarina karisanlar. maya ayni maya toprak ve insan da.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...