tek şekerli kahvelere yeniden başladım usta. şimdi yanına petibörü de
ekledim. keyifli oluyor. lakin bu keyif bile üstümdeki yorgunluğu
alamıyor. öyle bir kaç günlük fiziki yorgunluk değil bahsettiğim. hayat
yorgunluğu sanki. üstelik bahar da bitti. bok atacak bir sebep de
kalmadı bahar yorgunluğu desek. kıvırmaya gerek yok. bildiğin hayat
yorgunluğu işte.
uyumak, uyumak istiyorum yine. ve günlerce. belki aylarca.
sonra n'olur bilemem.
sabah
"sbs"ci ergenleri saymazsak mal gibi dolaştım ıssız kadıköy
sokaklarında. yağmur da vardı. hiç bir şeye aldırmadan kurulmuş bir
oyuncak araba gibi hissiz ve beyhude dolaştım durdum. elbet bir amacım
vardı sabahın köründe orada. lakin işte bir uyuşlukluk hakimdi bünyede
günlerdir süregelen. hareket halindeki edilgenliğim sebebi bu olsa
gerek.
hem biliyor musun pazar günleri eskisi gibi canımı sıkmıyor
artık. diğer sıradan ve yavan günlerden farkı yok benim için. nasıl bir
tezatlıktır bu.
tezatlık dedim de aklıma geldi nefret ettiğim
sigarayı öyle canım çekiyor ki şimdi. anlatamam sana. kahvemde bitti
üstelik. petibör zaten üçüncü fırtta gitti.
geçen sabah bıyık
bırakacağım dedim hiddetle ve karşı konulmaz bir istekle. ben bile
inanamadım bu isteğime. neyse ki rüyaymış. rüyaymış...
banyoda üstüne tünediğim klozette bunu düşündüm sabah sabah. salakça ama öyle. kötüydü hatta iğrençti düşüncesi bile.
sonra
banyo perdesindeki hayat dolu, renkli ama cansız balıklara takıldı
gözüm. her sabah caddede karşılaştığım hayattan bezmiş canlı cesetler
geldi aklıma. bazıları mücadeleyi bırakmak istemeseler de yorgunlukları
her hallerinden ve bedenlerinden aşağı akıyordu. üç vakte kadar
diğerlerinin arasına karışacaklardı besbelli. bir süre sonra bu grubun
arasına karışacağından habersiz ama burnu kaf dağında çenesi şanzelize
bulvarında olan apayrı bir tür daha vardı caddede. ama ve daha gülen bir
allahın kuluna rastlamadım usta.
ha dersen ki rastlasan n'olcak? ne bileyim bir ümidim olurdu belki...
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...