sevgili leyla
sana yazmak için bir bahanem yok. bahane uydurasım da.
sana diyorum böyle uzun uzun yazmayı özledim.
seni sevmeyi özledim.
seni diyorum çok özledim.
bir bahanem olmadığı gibi belki bu yazdıklarımı gönderecek cesaretim de yok. ama işte sabahın altı buçuğunda ruhumun ipine dolanan ve hepsi sen olmuş kelimelerimi bir yere sıralamam gerekti.
tutunamadılar.
mavi gökyüzüne, katar katar sıralanmış bulutlara yüklemek istedim.
almadılar.
dinlediğim balkan şarkılarına katmak istedim.
fazla hüzünlü buldular.
en nihayetinde pulsuz mektupların arasında bir hasretlik yer bulabildim.
oysa, her kış olduğu gibi bu kış da çok üşüdü ellerim.
biliyorsun.
ve yokluğunda hep üşüyecek.
biliyorum.
sonumuz. ..
sonumuz diyorum böyle ne olacak?
bilmiyoruz..
biliyorsun.
ve yokluğunda hep üşüyecek.
biliyorum.
sonumuz. ..
sonumuz diyorum böyle ne olacak?
bilmiyoruz..
ama sensiz, sonunda hiç bir aydınlığın olmadığı karanlıklarda yürüyorum leyla.
halbuki senle "kanlı bıçaklı" tartışmalarımız, fikir ayrılıklarımız ve öğrenilmiş çaresizliklerimiz de olsa yolum hep ışıktı.
yokluğunda diyorum hep uzun cümleler kuruyorum gece rüyalarımda. dehşetle uyanıyorum sonra. tövbe ediyorum. uzun cümlelerden, yoldan çıkmaktan bir Allah'a bir de sana sığınıyorum.
çünkü; sen benim en kısa ama en güzel cümlemsin leyla.
bunu diyorum; ikimiz de biliyoruz..
halbuki senle "kanlı bıçaklı" tartışmalarımız, fikir ayrılıklarımız ve öğrenilmiş çaresizliklerimiz de olsa yolum hep ışıktı.
yokluğunda diyorum hep uzun cümleler kuruyorum gece rüyalarımda. dehşetle uyanıyorum sonra. tövbe ediyorum. uzun cümlelerden, yoldan çıkmaktan bir Allah'a bir de sana sığınıyorum.
çünkü; sen benim en kısa ama en güzel cümlemsin leyla.
bunu diyorum; ikimiz de biliyoruz..