her gün diyorum buraya bir günlük gibi yazayım. küçük büyük. az çok.
önemli önemsiz. aklımın ilmiğinden geçenleri buraya da nakledeyim. kağıt
kalemli hiç günlük tutmadım. erişime zaten kapalı olan bu elektronik
defter neden benim günlüğüm olmasın? (en azından 2023 için üç yüz altmış beş günlüğüne)
belki çok sıkılır, umuma da açarım burayı..
bilemiyorum..
ama şimdilik ufak ufak yazayım diyorum İbrahim..
misal bugünkü yürüyüşümden eve dönerken zihnim bir fotoğraf çekti. cep telefonumla da çekebilirdim ama habersiz, hiç şık olmazdı. doğrusu elim telefona bile gitmedi. çünkü hiç bir fotoğraf zihnime kaydettiğimden daha etkili ve anlamlı olamazdı.
iki yaşlı kadın ve ortalarında bir kedi.
10-15
katlı, bej ve bordro renklerin hakim olduğu site içindeki bir
apartmanın giriş katında, pencere kenarında oturuyorlar. sol taraftaki
beyaz, kısa saçlı kadın ellerini de kullanarak hararetle bir şey
anlatıyor. karşısındaki, ondan daha yaşlı ve hüzünlü duran kadına. kedi
de ortalarına kurulmuş camdan dışarıyı izliyor. hani bazen filmlerin
fragmanları olur, bazı sahneler hızlıca geçer, bir görüntüden ibaret
olur ama çok şey anlatır. düşündürür.
işte bu iki yaşlı kadın da sanki "hayat sinemasının" bir fragmanı gibiydiler.
bir
süredir içinde debelendiğim, ne olduğunu anlamaya çalıştığım sancının
bir ip ucu gibiydiler. emekliye ayrılıp, işe haftada bir gün gittiğim ve
eskiye oranla daha çok zamanım, boş vaktim olmasına rağmen hiç bir şeye
yetişemediğimi düşünüyor, günleri hatta bazen ayları karıştırıyorum. ve
sanki sona doğru koşa adım gidiyor gibiyim. ve belki de bu iki yaşlı
kadın gibi olmaktan korkuyordum?
şimdiyi bırakıp ilerisini, çok
ötesini düşünüyordum. keyif alamıyordum hiç bir şeyden. sadece fotoğraf
çekerken anda, şimdiki zamanda kalabiliyordum. onun dışında bir hayalet
gibi geçiriyorum günleri. her daim, 7/24 fotoğrafla ilgilenemediğim için
boşlukları dolduracak ilave meşgale arayıp bulamadıkça sancım
artırıyordu. evet kasım ayından beri haftalar 24 saat gibi bir çırpıda
geçiyor. ve ben giden zamanı durduramadığım gibi içinde bulunduğum
anları da layıkıyla dolduramıyorum, yaşamıyorum hissine kapılıyorum
ve....