on üç ocak. cuma. on üç numaralı koltukta ankara'ya gitmek üzere evden çıktım. servis bir saat erken getirdi bizi otogara. bekliyorum. benden başka sekiz yolcu var bekleyen. canım sıkılıyor. çantamdaki kitabı okumak istemiyorum. müziği açtım. gözlerimi kapadım biraz. sıkıntım, huzursuzluğum geçmedi. yazmaya oturdum. hani yazacak kayda değer bir şey yok. hislerimden başka. ziyaretine gittiğim ağır hastayı düşünmemeye çalışıyorum. düşünmek icap ederse de güzel anılarımızı hatırlamaya gayret ediyorum. yazmadan evvel necati'nin cuma mesajına cevap verdim. üniversiteden arkadaşım. her cuma, ben cevap yazmasam da sektirmeden, yılmadan usanmadan her cuma uyandığımda mesajını hazır bulurum. bazen cevap yazarım. bazen yazmam. bugün yazmak geldi içimden.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...