sabah. dokuz buçuk. belki de on. plajdan eve dönmek üzere toparlanıyorum. bir anda neşeli kahkalar sarıyor kocaman sahili. soluma hafifçe dönüyorum. denizin ilk metrelerinde, üç adet yetmiş artı amca. çocuklar gibi şenler. birbirlerine su atıyorlar. şakalaşıyorlar. acayip hoşuma gidiyor onların bu hali. sandalyeyi kuma geri bırakıyorum. oturup bu çocuk amcaları izliyorum. onlara bakarken yüzümde oluşan gülümsemeyi hissedebiliyorum. ayrıca beynim bu anın foroğrafını çekiyor. sanki ünlü bir ressamın tablosuna bakıyorum. ama ismini bilmiyorum. anlatamıyorum. öyle mutlular ki, yüzlerine yansıyor bu sevinç hali. fakat içlerinden biri çabuk sıkılıyor bu şakalaşmalardan. açığa doğru hiç bir şey söylemeden kulaç atıyor. sonra diğer ikisi, liderini takip eden kuş sürüsünde olduğu gibi birer birer kanatlanıyorlar açığa doğru. sandalyemi yeniden topluyorum. gitmeden son bir kez denize bakıyorum dönerler mi diye. dönmüyorlar. ben henüz ısınmaya başlayan kumları eze eze eve dönüyorum. saat on buçuk. belki de on bir..
.