yolculuk - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

yolculuk




sahur vakti. ağızlar bağlanmış, mahalle imamı, ezanı henüz okumuşken, her sabah ve neredeyse aynı zamanlarda büyük bir homurtuyla geçen uçağın içindekileri düşünüyorum. saçma bir duyguyla, nereden gelip nereye gittiklerini merak ediyorum. sesin şiddeti ve yönüne göre tahminlerde bulunuyorum. bir sabah moskova'ya uçarlarken, diğerinde zagrep'e bir sonrakinde ise şanlıurfa'ya yahut başşehir ankara'ya uçuruyorum uçağın içindekileri. kimi iş insanı, kimi mühendis, bazıları üst düzey devlet memuru, bazısı öğrenci, ev hanımı, yurtdışı projelerinde çalışan inşaat işçisi. her kesimden, her şehirden bir uçak dolusu insan. büyük bir gürültüyle geçiyorlar üzerimden. ben olduğum yerde kalıyorum. onlar, merakımla birlikte uçup gidiyorlar. belki diyorum ben de bir gün onlar gibi.. ama ve lakin uçaktan korkuyorum. karayolunu daha çok seviyorum hem. nerede uzun bir yol görsem. yolculuk yani.. içim çekilir. içimde bir yerlerde küçük bir umut yeşerir. bu sabah misal; sıkıntıdan karıştırdığım televizyon kanallarında birinde denk geldiğim otobüs yolculuğunu oturup büyük bir dikkatle izledim. muhabir soruyor şoför anlatıyor ama ben pür dikkat yola bakıp fondaki türküye odaklanıyorum. ne konuştuklarını anlamıyorum. bazı yağmurlu, bazı karlı yollardan geçiyorlar. hiç durmuyorlar. müzik de öyle. sonra otogara varıp muhabirle şoför vedalaşınca içeriye gidiyorum. odada amaçsızca dolanıyorum. pencere kenarında, tülü kenara çekmek yerine ortasındaki deliğe gözümü dayayıp soğuk ve ıslak şehre bakıyorum çocukça bir oyunla. sessiz ve kimsesiz sokaklardan, doğrusu hafif sol çaprazımda yükselen inşaattan çabuk sıkılıyorum. boyum kadar kitaplığın en üst rafına kollarımı dayayıp kendi fotoğrafıma bakıyorum bir süre. sonra okumadığım kitaplardan utanarak bir tezer özlü kitabını çekiyorum aralarından. ilk açtığım sayfada altı çizili olanlardan okuduğum cümle karşısında donup kalıyorum; "uzun bir yolculuğa ihtiyacım var."

.

aylin aslım * cem adrian - herkes gider mi?