.
önce işe gitmekten sonra kahvaltı yapmaktan vazgeçtim. çay demledim ama. çok çay içiyorum ve bazen sigara. öksürüğüm de hiç geçmedi senden sonra. fabrika doktoru çare bulamıyor. son verdiği ilaç üzerimde denediği dördüncü şurup olacak. her hafta yenisini deniyoruz. olmuyor. geçen perşembe geldiğinde "tüp bebek deneseydik şimdiye olmuştu doktor." dedim. bozuldu. beni ciddiyete davet etti. hastaneleri, bilhassa kokusunu sevmiyorum. o yüzden bu meymenetsize katlanıyorum. artık bu şurup da iş yapmazsa kendi yöntemlerimle çözeceğim. geçen akşam telefonda kriz tutunca annem; "ayva yaprağı ve bal ilave edilmiş ıhlamur iç oğlum" dedi. lakin öncesinde hastaneye gitmemi tembihledi dört defa. belki de beşti. unuttum şimdi. ama inatçılığımı o'ndan aldığımı bilmezmiş gibi çok ısrar etti. sonunda da pes etti. çaresiz "bol limon sıkmayı unutma" dedi ıhlamura.
.
hani neresi olduğunu bilmeden uzaklara, çok uzaklara trenle gitmek isterdim ya hep. havalar ısındığından mıdır neden bilmem bugünlerde daha çok istiyorum gitmeyi. her gün hatta her vakit. kuşları da izlemiyorum artık eskisi gibi. hep o uzaklardaki yerin hayalindeyim şimdi. neresi ve nasıl olacak bilmiyorum. yoo aslında biliyorum. deniz kenarı olacak mutlaka. kalabalık olmayan. sakin bir yer. bu şehir çünkü artık yormuyor, öldürüyor beni. o yüzden bir an önce gitmeliyim oraya. gideceğime dair kuvvetli bir his var içimde bugünlerde. bilmiyorum belki bu da dolunay ibnesinin bir oyunudur. lakin yine de hissediyorum işte.
son tahlilde sevgilim, tıpkı la fille sur le pont filmindeki adele gibi büyükçe bir istasyonda oturmuş kendi hikayemi bekliyorum şimdi.
hani neresi olduğunu bilmeden uzaklara, çok uzaklara trenle gitmek isterdim ya hep. havalar ısındığından mıdır neden bilmem bugünlerde daha çok istiyorum gitmeyi. her gün hatta her vakit. kuşları da izlemiyorum artık eskisi gibi. hep o uzaklardaki yerin hayalindeyim şimdi. neresi ve nasıl olacak bilmiyorum. yoo aslında biliyorum. deniz kenarı olacak mutlaka. kalabalık olmayan. sakin bir yer. bu şehir çünkü artık yormuyor, öldürüyor beni. o yüzden bir an önce gitmeliyim oraya. gideceğime dair kuvvetli bir his var içimde bugünlerde. bilmiyorum belki bu da dolunay ibnesinin bir oyunudur. lakin yine de hissediyorum işte.
son tahlilde sevgilim, tıpkı la fille sur le pont filmindeki adele gibi büyükçe bir istasyonda oturmuş kendi hikayemi bekliyorum şimdi.