ben gelmeden önce bir şarkı açmış olsun. birsen tezer mesela. ışığı açmasa da olur. hem dışarıda yağmur varken ne güzel olur. ama çayı mutlaka demlesin. kapıyı açar açmaz henüz demlenmiş çayın kokusunu alayım. sonra da şarkıyı duyayım içeriden. taa derinlerden 'hoşgeldin' desin birsen hanım. hiç susmasın. biz kapı önünde gözlerimizle konuşurken 'bugün günlerden güzellik' desin en içli makamıyla. bildiğim halde "çayı yeni mi demledin" diye sorayım. özlediğimi anlasın. gülerek başını öne eğsin ki ben de o'nun özlediğini anlayayım. ben içeri geçerken birsen tezer; balıkesir şarkısına geçsin. 'seni sevdiğimden gelirim ben bu yere' desin. çayı ikram ederken biraz huysuzlanayım 'çaya tomurcuk katmadın inşallah' diye takılayım. her zamanki gibi şiirlerle, kitaplarla cevap versin. "ben seninle sevgilim mutsuz ama bahtiyar'ım*" desin.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...