nasıl hiç görmediği birine aşık olabiliyorsa
insan. hiç görmediği ve gitmediği bir yere de sırf sevdiği bir yazar bahsetti
diye aşık olabilir. ben oldum mesela. dün gece on biri biraz geçe. öyle ki;
kalem olsam salt o'nu yazar, nehir olsam o'na dökülür, kuş olsam o'na kanat
çırpardım.
deniz seviyesinden ortalama binyüzelli metre
yükseklikte, çığlık çığlığa severdim.
çok severdim.
çok severdim.
ama ve oysa ki sevgilim; literatürün aksine acı
olan gerçekler değil bilakis gerçek olmayanlardır. hayaller mesela.
gerçekleş-e-meyen bir türlü. en küçüğünden, en heybetlisine. durum tespitine
olanak vermeyen "bu olmadı o zaman yenisi gelsin trenine" kaçak yolcu
timsali bindirilen hayaller. hayallerimiz.
ve düşünmek aslında. bu temasta hem iz bırakır, hem yalnızlaştırır insanı. madem bu kadar çok düşüneceğim o vakit bir uçurum çiçeği olmalıydım. en tepede, en deniz gören bir zaviyede. karayelle dost, poyrazla barışık ve güneşe alışık bir uçurum çiçeği diyorum sevgilim.
ve düşünmek aslında. bu temasta hem iz bırakır, hem yalnızlaştırır insanı. madem bu kadar çok düşüneceğim o vakit bir uçurum çiçeği olmalıydım. en tepede, en deniz gören bir zaviyede. karayelle dost, poyrazla barışık ve güneşe alışık bir uçurum çiçeği diyorum sevgilim.
.
sahi, uçurum çiçeğinin hikayesini bilir misin?..
!..
sorun değil.
ben de bilmiyorum.
sahi, uçurum çiçeğinin hikayesini bilir misin?..
!..
sorun değil.
ben de bilmiyorum.
.