altı gün oldu sakal traşı olmadım. şimdi, sabahın yedisinde aynada bir
yabancıya bakıyorum sanki. herkesten, her şeyden ve kendinden uzak bir
yabancı. tükenmeye yakın, yorgun bir adam. uyumsuz, huzursuz ve
agresif. etrafındakilerin anlamak istercesine yalvaran gözlerle baktığı bir adam. ama o hiç bir zaman çıkamayacağını düşündüğü kafesteki yaralı bir aslan gibi.
yıllar önce izlediğim words adlı filminde bir adam ;
"-hepimiz hayatta seçimler yaparız. zor olan, onlarla yaşamaktır...." diyordu. düşünüyorum da şimdi zor olan seçimlerimizi yaşamak mı yoksa bizatihi hayatın kendisini yaşamak mı?
karar veremiyorum.
sadece uzunlugunu bilmediğim ince bir yolda yürüyorum. ve bu yolda üşüyorum, kızıyorum, özlüyorum, yazıyorum, dinliyorum, izliyorum ama çok az okuyorum. bu sabah mesela sırasıyla tezer özlü, pessoa ve murathan mungan'dan birer parça okudum. lakin sıkıntım geçmedi.
.
hani
olur ya bazen zaman hiç akmasın, olduğu gibi dursun istersin. bazı
durumlarda da ise tam tersini, zamanın hızla akıp geçmesini istersin.
işte şimdi o ters yandayım.
.
içimi sıkan o huzursuz toz
bulutundan kurtulmak için en iyi şeyin uzaklara gitmek olduğu
düşüncesine ne içimdeki ne de dışımdakiler sıcak bakıyorlar. ezberlenmiş, klişe gerekçelerle muhalefet ediyorlar bana. bense nasreddin hoca'ya
sarılıyorum o vakitler; "ya tutarsa" diyorum. ya tutarsa. onlar hiç bırakmadıkları atalarının sözlerine biat ediyorlar; "evlat; doğduğun değil doyduğun yer evladır bu zor zamanda" diyorlar. direniyorum ve son bir umut ahmet kaya kartını çekiyorum; "siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz" diyorum. fayda etmiyor. adeta reality show yapıyorlar toplumun en küçük ve en hassas yapısı olarak. bir sen misin sıkıntılı, huzursuz, mutsuz. dünyanın haline bir bak, savaşlara, açlık ve sefalete. asgari ücretle geçinmeye çalışanlara,vs,vs,vs. derdin ne be adam, derdin ne?
oniki mart ve yirmisekiz şubattan bu yana gördüğüm en okkalı muhtıra'ya
kafamda yankılanan candan erçetin'in git müziği eşliğinde ve gölgesizler
filminin repliğiyle cevap veriyorum bu sefer;
"derdiiim, derdim hem burada hem de çok uzaklarda olmak istemem sanırım" *
.
candan erçetin - ben kimim
*gölgesizler-2009
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...