rüya - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

rüya

şehrin en işlek meydanında yıllardır bitiremediğim tutunamayanların son sayfasını okuyordum
cahit abi yeni şiirinin son düzenlemelerini yapıyor
eşref, bir sokak kedisiyle tek kale maç yapıyordu
müjgan'ı göremiyordum ama kalbim orada bir yerlerde olduğunu biliyordu
soğuk bir karadeniz sabahında
bir jeep dolusu jandarma
önce cahit abi'yi aldılar
sonra eşref'i götürdüler
sıra bana geldiğinde sevdiğim kadını dudaklarından öptüm
hem de iki kere
bir kez dipçik yedim, yılmadım
-sen benim yazılmamış şiirimsin müjgan diye bağırdım
cahit abi, jandarmanın ayasıyla bastırdığı kara kafasını açık olan camdan uzatarak; "sende mi şair oldun lan hergele" diye dalga geçti
eşref abartarak güldü
çok ağrıma gitti ama belli etmedim
jandarmalar bu kez onlara girişti
fırsattan istifade sevdiğim kadını bir kez daha öptüm
öpmemle dünyam tersine döndü
iki dipçik daha yedim
ikincisinden sonra gözlerim karardı
-o daha çocuk dediğini duydum kalabalıktan birinin
-alışsın ibne diyordu cahit abi, eşref yine katıla katıla gülüyordu
kabus olmalıydı bu
en kötüsü de müjgan arkasına bakmadan gidiyordu  
ama neden?
gitme diyemedim
gözlerimi açtığımda ssk hastanesindeydim
rüya değilmiş aq.


 ezginin günlüğü - rüya