kibri, hardalı, gürültüyü sevmem. lakin cumartesileri, romantik komedileri, güneşi severim. ve ayrıca cumartesi akşamlarının tam da bu saatlerini seviyorum. hani güneş alçalmış batmak üzere ama daha batmamış ve yarın tatil. işe yarar hiç bir şey yapmayacağını bilsen de işe gitmeyeceğini biliyorsun ya işte o çok güzel. nedense bu saatlerde şarkılarda güzel oluyor. coy efem mesela. çok tatlı şarkılar çalıyorlar. ne tam slow ne çok hareketli. demini almış çay gibi. yahut sütü ile şekeri tam kıvamında kahve gibi. anladın işte sen onu. beni daha fazla teşbih yapmaya zorlama. her an hata yapabilirim zira. hem bugün uzun süre direndim yazmamak için. çok istedim yazmayı ama kelimeleri toparlamak çok kolay olmadı. hani bir şeyi çok istersin de olmaz ya düş ve gerçek kırıklığı yaşarsın sonunda. işte öyleydim bugün saat dördü on geçerken. belki izlediğim filmin etkisi de olabilir bilemiyorum. zati başlık o filmden aparma. başlık için "yaratıcı" olmayı düşünemeyecek kadar tembeldim çünkü o sıra. aslına bakarsan böyle kusar gibi yazmayı özlemişim. ama nedense kendimi kastığımı ve tuttuğumu hissediyorum şu an. bu iyi olmayabilir. gerçi iyi nedir, kötü kime ve niye denir bilmenin zor olduğu dönemlerden geçiyoruz millet olarak. düşününce işin içinden çıkamıyorum. düşünmeyince de olmuyor. anla işte böyle iki ucu mumlanmış da ateşlenmiş meşale gibi. ortasından dahi tutmak imkansız.
derken tam da burada tıkandım. pencereyi açtım zihnim de açılır belki diye. yaz kokusu aldım. size de geliyor mu bilmem? güneş hala batmamış karşı apartmanların camlarına yansımasından anlıyorum bunu. ve karşı apartmanın bahçesinde iki adet kocaman dut ağacı gördüm. demek burası eskiden gerçekten dutlukmuş. vahim olanı on senedir oturduğum ve nerdeyse günde on kez o yöne baktığım binadan bunu yeni farkediyor olmam. şimdi bu iyi mi kötü yine bilemedim.
ve şu an aylar önce aklıma gelmeyerek beni delirten ama çok sevdiğim f.c. barcelona'nın sahaya çıkış şarkısı çalıyor coy efemde. o' clock mu neydi adı da grubun ismini neden bir türlü hatırlamıyorum ki ben? güneş batmamış olabilir ama içersi karanlık oldu gibi. kalktım ışığı yaktım. tam o esnada yarınki randevumun ışığı yandı beynimde. tabi ya. eski dostlarla buluşacaktık nasıl da unutmuştum. yalan tabi ki! unutur muyum? tam yerine rast geldi yanmak, çakmak, aydınlanmak yazdım ben de. abartacak bir şey yok sevgili okuyucu. zaman zaman başvururum böyle hilelere. bazen yaşadığımı yazarım bazen de yazdığımı yaşamaya çalışırım. olur böyle şeyler de, hiç sevmediğim şu hitap şeklini yazdırdınız ya bana! helal olsun! dumandan ve benden size gelsin istediğiniz bir şarkı. ha bu arada izlediğim film şurada : simple simonbest wishes.
.
duman - sor bana pişman mıyım?
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...