sanki görünmez ve bilinmez bir bağ var bu sokakla aramızda. kadıköy'e ne
zaman gitsem ne yapar ne eder bazen farkında olarak bazen de olmayarak
bu sokakta bulurum kendimi. ilginçtir fıkra özrüm gibi sokak ve cadde
isimlerini tutamam aklımda. ama bizim evin sokağının dışında ismini
ezbere bildiğim tek sokak sakızgülü usta. hani sokak muhtarlığı
kontenjanı açılsa aday olacağım yegane sokaktır burası!
bugün yine
kışla karışık ama muhteşem bahar havasında sahaflar, balıkçılar yaparak
nazım'ın piraye'sine gitmek üzere yürürken ve daha kestirme yol varken
ayaklarım ve beynim beni daha uzun bir yol katederek sakızgülü'nden
çember çizdirdi. sonradan yüreğim de eşlik etti bu ayak-beyin
koalisyonuna. gördüğüm en uyumlu koalisyondu. o yüzden bedenim de fazla
direnmedi. uysal uysal ama siya siya çıktım o baştan çıkarıcı yokuşu.
hani
nasıl desem değişik, gizemli ama aynı zamanda aleni bir huzur, bir
yaşanmışlık, belki pişmanlık, ama ille de aşk var bu sokakta. tarif
edemeyeceğim zorlukta ama çok güzel bir duygu.
bir sokağa aşık olur mu
insan?
ben oldum işte. her metrekaresine. intizamla dizilmiş taşlarına,
santranç piyonlarına benzeyen tretuvar korkuluklarına, tıpkı bir yılan
gibi uzanan kıvrımına, dükkanlarına, sinemasına, güneşlenmeyi pek bir
seven aylak kedi ve köpeklerine, gölgesine, güneşine. hayat veren
canlılığına belki de. seviyorum seni sakızgülü.
seviyorum!