işte bazen de böyle durup dururken garip ve sebepsiz bir sevinç dalgası
yayılıyor bünyeme. en az sebepsiz sıkıntı kadar sinir bozucu aslında.
sanki birazdan büyük ikramiyeyi yahut oscar'ı, altın ayı'yı, altın
portakal'ı, altın örümcek'i, işte altın olan ne varsa benim kazandığımı
açıklayacaklarmış gibi sevindirik bir his. lakin gel gör ki ortada
somut bir şey yok doktor. sadece garip bir sevinç dalgası. öyle ki hiç
tanımadığım insanlara hatta tüm insanlara, en şoparından en tikisine,
en cahilinden en kültürlüsüne, en fakirinden en zenginine, en
hidayetinden en kerem tunçerisine, ayrıcalıksız, sınıfsız, katmersiz,
kambersiz bir sevinç hali. bir sevgi kelebeği oluyorsun hemen
oracıkta. ve elbet doğal güzelliklere daha bir bağlanıyorsun tıpkı bu
akşam olduğu gibi. kız çok güzel değildi ama bacakları kusursuzdu
mesela. fakat geçici işte her güzel şey gibi tüm bu anlar da. çabuk
bitiyor. zira onu fark ettiğimden bir durak sonra indi. unutmayım diye yazmak
istedim. ve yine unutmadan monica molina bu aralar favorim doktor.
.
monica molina - ay amor
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...