ileride, iskelede bir hanım başka bir hanıma fotoğrafını çektiriyor manzarayı umumiyeye karşı. fotoğrafı çeken görevini layıkıyla yapmanın rahatlığı ile törendeymişçesine iskeleden denize iniyor. çektiren ise başka karelerin peşinde koşuyor.
sabahın köründe ben denizden çıkarken, o girmek üzere ve denizin soğukluğuyla mücadele halindeyken "sıhhatler olsun gardaş" diyor bir ak saçlı amca.
"sağ olun size de" diyorum.
o devam ediyor ben sormadan ; "ahh sağlık. bizim oralarda böyle su, deniz yok ki. korkuyorum şimdi suya girmeye" diyor konuşmaya aç has anadolu insanı. bense lafı fazla uzatmadan tüm şehirli züppeliğimle çok ivedi olmayan işime seğirtiyorum!
ancak bu bencilliğime çok kızıyor ve o'na borçlu hissediyorum kendimi nedense.
ertesi gün hiç sebepsiz iskeleye tutunmuş denizin içinde görünce koşuyorum yanına hemen. o anlatıyor ben sadece dinliyorum. hak veriyorum söylediği çoğu şeye. o tane tane anlatırken hayattan, yalnızlıktan, sayılı günlerden benim aklıma ve içime tatar çölü'nün giovanni drogo'su düşüyor.
acaba diyorum...
acaba ben de?
ancak bu bencilliğime çok kızıyor ve o'na borçlu hissediyorum kendimi nedense.
ertesi gün hiç sebepsiz iskeleye tutunmuş denizin içinde görünce koşuyorum yanına hemen. o anlatıyor ben sadece dinliyorum. hak veriyorum söylediği çoğu şeye. o tane tane anlatırken hayattan, yalnızlıktan, sayılı günlerden benim aklıma ve içime tatar çölü'nün giovanni drogo'su düşüyor.
acaba diyorum...
acaba ben de?
dahası o amca da?
ama yok hayır...
olamaz.....
.
ebru gündeş - ölümsüz aşk
ama yok hayır...
olamaz.....
.
ebru gündeş - ölümsüz aşk