değil yıllar geçtikçe yirmidört saat içinde saatten saate değişiyoruz..... -abdülhak şinasi-
uzun zamandır böyle ve farkındayım da aslında. ama nedense bugün üzerine düşündüm. fincanın boyutu ne olursa olsun çayıma, kahveme yarım şeker atıyorum uzun zamandır. kaç kalori götürüsü var bilmiyorum. ama sağlıklı olduğunu yazıyor ve söylüyor ajanslar.
.hakeza asla dinlemem dediğim tarzda ve türde müzikleri dinler oldum şu sıralar. beşiktaş'ın puan kayıplarına da daha az üzülür oldum. hatta ve daha fenası şampiyonluk yarışında nefesimi tutmuyorum artık. ama seviyoruz ve seviniyoruz o ayrı.
canlı hikayeler gelip geçiyor önümden istasyonda yahut trende ama hepsinin çıkışı dönüp dolaşıp beni bulduğu için yazmıyorum bir süredir. yüzleşmek zor geliyor bazen.
ama öte yandan beyin ve yürek çekişmesinde artık galebe çalan yürek oluyor. mantık tu kaka ya da moda deyimi ile out... kazanırken kaybetmek böyle bir şey olsa gerek.
anlayacağın canım doktor, bir garip hallar içindeyim. bir türkü tutturmuş gidiyorum; mevsimler geçerken o yeşil gözlerinde ben yoktum...
üç raund boyunca dayak yemiş ama rakibinin galiptir bu yolda mağluptur edasıyla kaldırdığı sağ eli havada dik durmaya çalışan boksör gibi ileriye bakıyorum umutla. tecrübe haneme bir çentik daha atarak elbet!
.
umut kaya - mevsimler geçerken
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...