206- törpü - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

206- törpü




siz ne derseniz deyin bayım ben bugün o sinirle önümdeki şoför beye önce memleket dedim ama değil. memleket değil, içindeki "insanı" ömür törpüsü. işbu yazıyı da içimden 10 a kadar sayıp derin derin nefes aldıktan sonra buz gibi bir metrodan yazıyorum şimdi. zira ve çünkü; az evvel az gelişmiş beyinli hatta beyinlerinin olmadığını düşündüğüm yaratıkların yolun iki tarafına park etmeleri yüzünden her daim tıkanan cadde cenderesinden çıktım. her gün yaşıyorum bu işkenceyi ve elime benzin bidonunu alıp dört numaralı otobüsün tepesine çıkmam an meselesi. yetkililere hem twitter’dan hem X ten hem cimer’den hem de dumanla seslendim. ve fekat duyan olmadı. ne var ki çilemiz bununla kalsa iyi. biter mi bitmez fatih hoca bitti demeden. hem çünkü anamız bizi hassas doğurmuş, ötede beride olana kayıtsız kalmak namümkün. bir de işte bu sene temmuz çok sıcak yaptı. mesela gece pencere balkon açık hatta yerde balkona sıfır yatıyorum. o vakit her sabah dört buçuktan altıya koro halinde türkü çığıran martılara ne diyebilirim? bir şey diyemem. hayvanlar, hayvanlıklarını yapıyorlar sonuçta. ama ve lakin gecenin üçünde, sabahın beşinde cıstak cıstak arabalarıyla son ses sokaktan geçen yaratıklara ne diyeyim? insaf desem anlamazlar. "eşşoleşşek" desem babaları hariç tınmazlar. zaten tavşan uykusu uyuyoruz amk. sen gecenin üçünde sabahın beşinde demet akalın dinleyeceksin diye benim uykumu niye iğfal ediyorsun. anladık uykun yok be vicdansız insafında mı yok ? mabadın yerine adabınla ya da kulağınla dinlesen şu müziği bir yerin mi eksilir? hangi veterinere götürsem sizi bilmem ki?? ama derdimiz biter mi? bitmez hocam bitmez. look at the tabela! bu kez altı buçukta uykusuz sabahın gecelerini bana sor şarkısını söyleyerek işe gidiyorum. yolumun üzerinde, kaldırımın kenarına bile değil tam ortasına sıçar gibi scooter bırakana ne diyeyim? lan hadi bunu da yüzbinlerce scooter kullanıcısından üç beş kendini bilmez münferidin işi diyerek görmezden gelelim. metrodan inip otobüse binelim. inmeme yakın da şükür duasıyla neyse ki bugün başka bir andavallığa maruz kalmadan işim işim güzel işime gideceğim derken ineceğim yere bir durak kala karşı cenahta otobüs bekleyen öküzün teki sigara paketindeki son sigarayı alıp paketi şaaak diye sokağa atmaz mı? artık tutamadım kendimi şoför arkası bir numerodan içgüdüsel olarak ünledim. vay hay-van vay.  o hayvan hayvanlığını gördüğümü gördü. türk dizilerindeki önemli sahne uzunluğunda bakıştık bir  süre. sonra dedim herhalde uyku sersemi, bir hatadır yaptı. şimdi mahcup olup yerden paketi alarak çöpe atar. ama ben hala çok safım bayım.. hala çok safım.. hala hassasım. hala tahammülsüzüm. yere attığı yetmezmiş gibi bir de tekme attı pakete. bu beyni olmayan oksijen israfı diyorum orman da yakar, denizi de kirletir, hayvana da acımaz insanı zaten düşünmez. maalesef etrafımız bunlarla çevrili. dört bir yanda cayır cayır yanan ormanlar gibiyiz aslında. farkında değiliz belki ama nefes alamıyoruz bayım. en azından ben alamıyorum. bidonu alıp elime diyorum moda sahiline gidesim var. ..

sezen aksu - ey aşk