selman nacar'ın ilk uzun metrajlı filmiymiş.
bilmiyordum.
mubi'de film sonrası emin alperle söyleşilerinde öğrendim. taşra yalnızlığını, sıkıcılığını ve sıkışmışlığını da.
film ama başka eksende yürüyor biraz. başka dediysem hayatın gerçekliğinin tam üstünde duruyor. uzun yıllar bir üretim işletmesinde çalıştığımdan olsa gerek bana hiç yabancı gelmeyen; iş kazasından sonra ortada dönen muhabbetler, iş güvenlik önlemleri, zaaflar, boş vernişlikler, bir ara hallederizler, önce insan yerine önce satış ve dolayısı ile para felsefesi, ezilenler, hakimler, iş bitirenler, işi bitenler son tahlilde kirli bir düzen içinde vicdanın sesini dinlemeye çalışan genç bir adamın yalnızlığı..
bir filmi değil de sanki alt sokağımızda meydana gelen olayı izler gibi izledim usul usul. ve selman nacar'ı tebrik ettim naçizane..