sahi ben ne yapıyorum mesai saatinde burada? üstelik işlerin en yoğun döneminde. kaybettiğim ama tam olarak ne olduğunu bilmediğim bir şeyi arar gibiyim. kuzeyden güneye, bahariye’den mühürdar’a akan sakızgülü sokağı’nı izliyorum huşu içinde. bu sokakta ne olduğunu bulamadığım ama bana sonsuz sükut ve huzur veren bir şey var. herkesin mit olmuş, efsaneleşmiş bir mekanı vardır. benimki de sakızgülü. oysa ne bir evim ne dükkanım. dikili bir ağacım bile yok bu sokakta. sadece anılarım var. 2009 da beni ve hayatımı ikiye, üçe bölen kırılmadan sonra kimseye anlatamayıp sakızgülü’nün taşlarına bıraktığım anılarım var. aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya adımlarım var. içime attıklarım var. gözyaşı olarak dışarıya akıttıklarım var. az da olsa sevinçlerim var. gülüşlerim ve hediyelik eşya dükkanları var. vizyon filmlerine baktığım rexx sineması var. rexx’in köşesinde mis gibi kavun kokan kadife sokak. onun çaprazında ismine meftun olduğum arayıcıbaşı sokak sonra. plakçılar, eski kitapçılar. antikacılar.
kısacası hayat var sevgili marta.
anlıyor musun?
anlıyorsun.
zaten beni bir tek sen şu hayatta.
bir de bilader.
bilader demişken, uzun vakit sonra yazıya geri dönmüş. üstelik avlonya kalesine, kırk bir pare top atışıyla. hem dönüşü hem hakkımızdaki tespiti mesut eyledi. kimse bilmez. ben biliyorum. lakin ben de her şeyi bilemem. zira yıllardır yazıyordum ama tam olarak ne için yazdığıma bir isim, bir anlam konduramıyordum. dışarıdan bakan göz, dinleyen bir kalp olarak bilader bir mütehassıs edasıyla teşhisi koydu. ki haklıydı bence.
evet yıllar boyu “iyi olmak” için yazdım.
yazıyorum.
bu süreçte hatalarım da oldu sevaplarım da yazarken. insanız çünkü. hataya ve nisyana memuruz. bazen seçemediklerini değiştiremediği gibi seçtiklerini de değiştiremiyor insan. hayat çünkü öyle söylendiği ve yazıldığı gibi kolay değil. şartlar ağır. sınav zorlu. ben mesela çeyrek asırdır yaptığım meslek için fazla saf ve duygusal olduğumu düşünüyorum. bir daha dünyaya gelirsem yapmayacağım ilk iş bu işim olacak. başka şeyler de yapmayacağım. ama onu da burada söyleyemem. hülasa, kendimize kör ve sağır olabiliyoruz çoğu zaman. lakin niyetimiz halis. sonucu bulamazsak bile gidiş yolundan sıratı geçeriz inşallah.
biliyorum, bugün lafı çok uzattım sevgili marta. umarım sıkılmadın. son tahlilde demem o ki; hiç çıkmak istemediğim bir hal içindeyim şu an. saba makamında, duygu yüklü bir şarkıyı dinler gibi sokağı izliyorum. geçmişten ve gelecekten ariyim.
şimdideyim.
sakızgülün’deyim.
sendeyim.
.
hadi kal sağlıcakla..