güneşli pazartesi - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

güneşli pazartesi

cafe nero diyorlar. etraf liseyi kıran ergen dolu. mütemadiyen konuşuyorlar. hiç susmuyorlar. piraye'nin sırnaşık kedileri gibiler. rahat bırakın beni diyorum. dinlemiyorlar. oysa biraz güneşlenip gideceğim. arada muzlu çikolatalı pasta. sütlü kahve. böyle hüzünlü günde çay içmemeli insan çünkü.
.
bu bağlılık, bağımlılık konusunu da bir daha düşünmeliyim. alt tarafı teneke parçası. trafikten, kalabalıktan nefret edersin zaten diyorum içerden içerden. züğürt tesellileri işe yaramıyor. bir sigara olsaydı şimdi. ergenlere bakıyorum. soluma dönemedim. boynum ve omzum tutulmuş yine. farkında değilim. sağımda motorcu bir abi. çok güzel sigara içiyor. abinin iki fırtından seken dumanlarla yetiniyorum. 
.
denizle aramda, deniz otobüsleri. ilginç, hiç martı yok. sesleri var uzakta. sanki ada'dan geliyor. güneş jose ile santa kıvamında. bir gemim bile yok. ama deniz görmem lazım. nefes almalıyım. isteğim var kalkasım yok.
.
iskele 4'de yorgunum. bulutlara uzak. güneşe yakınım. teşbihte hata olmasın. ya da olsun. kime ne? lùzumlu, lùzumsuz bir çok eşyanın fırlatılıp atıldığı arka balkon gibi karmakarışığım bugünlerde. şeytan aklımı çelmeye çalışıyor. gözümün önünde kaz dağları. ama ve aslında o da ümidi kesti benden. biliyor kımıldayamayacağımı. eğleniyor dürzü. ama gitmeli. güneş bulutlara yenildi. ben kime ve neye yenildim bilmiyorum. üşüyorum.
.
iskele 3'ten insanlar iniyor. yorgun,dikkatli ve ağır adımları. anakaraya çıkınca tuhaf bir tedirginlik. sanırım ada yolcuları. birbirlerine saygılı, güzel giyinen insanlar. eski istanbul nasıldı acaba?
.
bazı insanların beden dilini hiç sevmiyorum. kibirli oturuşlarını misal. belki de yanılıyorumdur. bilemiyorum. nazan öncel dinlemek istiyorum sabaha kadar. 
.
belki sonra yine yazarım.
üşüdüm şimdi.
.