havada inceden bir kar.sokakta evler.
durakta kediler. elektrik tellerinde kuşlar üşüyor.
uzakta iki çocuk. kardan adam yapma telaşında. az önce iki kömürden göz. şimdi havuçtan bir burun. hafız'la fiko da orada. lakin ben yokum. gözlerimi kapatıyorum. olmuyor. açıyorum. kendimi bir türlü bulamıyorum. ama uzaktan babam geliyor. yeni aldığı gri kasketi, yıllardır giydiği siyah paltosu ve olmayan beşiktaş kaşkolu ile. ince, uzun bir yoldan, sislerin arasından ağzında sigarası, kuru ve kesik öksürüğü ile geliyor.
ben kendimi hâlâ göremiyorum. ama sesimi duyuyorum.
ben kendimi hâlâ göremiyorum. ama sesimi duyuyorum.
-baba diyorum.
babam duymuyor.
yürüyor. öksürüğü de beraber. ve üzerine sinen birinci sigarası.
bir kez daha.
-baba
dönecek gibi oluyor.
üzerimizden bir kuş sürüsü geçiyor. "saat dört olmalı" diyorum içimden. aşağıya bakıyorum.
babam.
yok.
dükkanın önünü kardan temizleyen adam?
beyaz beresi var. ve yeşil montu.
ama babam gitmiş.
ama babam gitmiş.
on yaşlarında, kumral, bordo eşofmanlı bir çocuk bana bakıyor. fiko yok. hafız yok.
tek başımayım.
uzakta, kocaman kardan bir adam.