bir garip yolcu. pardon abi diyor. yanlış bastım. elini kaldırarak. özür mahiyetinde. şoför duymuyor. görmüyor. orta kapıyı açıyor. pardon abi diyor bir kez daha. yanlış bastım. yine elini kaldırıyor. yine özür mahiyetinde. şoför orta kapıyı kapatıyor. sol sinyalini yakıyor. sağ yanımda bir genç kadın. vıdı vıdı telefonla konuşuyor. ne dediği anlaşılmıyor. tam otuz iki dakikadır. yağmur mütemadiyen yağıyor. saçları at kuyruklu çocuk otobüse son nefeste yetişiyor. akbili yok. fazla akbili olan var mı diyor. var ama vermiyorum. üşeniyorum. nasılsa bir gönüllü çıkar diyorum. arkalardan orta yaşlı, esmer bir kadın çıkıyor. kırmızı ışıkta. gel delikanlı ben de var diyor. sonra yeşil ışık yanıyor. geçiyoruz. sezen yağmura inat söylüyor. hani güzel de söylüyor. kırmızı stop lambaları gözümü alıyor. trafik bu akşam akmıyor. son model bir jeep otobüse çarpıyor. istanbul'un en orta yerinde. düşünür gibi yapıyorum. ben bunları niye yazıyorum. siz bunları niye okuyorsunuz. bir cevabım yok. olsa da bir önemi yok. hem. söverim gelmişine geçmişine. ayıpsa. ayıp. istanbul'un kenarında. hayatın ortasında. kocaman bir şekilsizlik.
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...