kara tarafından marmara'ya, deniz tarafından ege'ye bağlı melez bir sahil beldesindeyim. denizin en kenarında. insanların en uzağında. denizi seviyorum. insanları değil. onları sadece izliyorum. ki bunu da kendi menfaatim için yapıyorum. hani çok merak edip
nasıl bir menfaat bu dersen dizi delik pantalon verip karşılığında leğen almak gibi bir şey derim. ama asıl mesele bu değil. hem bunlar deniz kenarında konuşulacak mevzular da değil. çünkü konuşmamız gereken daha biçimsel sorunlarımız var. hani ortaüçte yahut lisebirde şablon cetveller vardı. en üstte harfler, altında rakamlar ve nihayet en altta geometrik şekiller olan. sıralama yanlış olabilir. ama ekserıyetle turuncu olurdu bu cetveller. şimdi bir kıyıdaki "rio de janerio kalabalığına", bir denizin görebildiğim en uç, en koyu mavisine bakarken birden bu turunculuk yansıdı beynime. tatil deyince çünkü deniz kenarına koşuyoruz en erken , en bol taksitli rezervasyonlarla, uzmanlar söyleyince sabah ondan önce, akşam onaltından sonra güneşin altına yatıyoruz, tüm uyarılara rağmen en çok mübarek bayram tatillerinde ölüyoruz. keza deniz kenarlarında önce üşüyor sonra alışıyor en sonunda boy veriyoruz "su çok güzel gelsenee" dediğimiz arkadaşımız için. klişeler bozmuyor bizi. bilakis daha çok motive ediyor bir sonraki "selfiler" için. turuncu şablonumuzu bize kim , nasıl verdi de biz bu kadar kolay kabullenip içini bu kadar hoyrat dolduruyoruz. yahut gölümüze kim hangi mayayı nasıl çaldı da bu kadar kolay tutuluyoruz? bilmiyorum. doğrusu bilmek de istemiyorum. çünkü artık hepimiz truman'ız!candan'ın çok sevdiğim bir şarkısı var. şöyle diyor orada ;
"ya dışındasındır çemberin
ya da içinde yer alacaksın"
sanırım her ikisini de reddeden bir uyumsuzum ben. ya da her iki yerde de olmayan çalışan bir huysuz.
şimdi mesela; güneşin alnında öylece bekliyorum. sanki bir şeyler olmasını bekler gibi. ama ve aynı zamanda o bir şeylerin olmayacağını bilir gibi bekliyorum. iyot kokusu, fransızca şarkılar ve deniz bu kadar güzel olmasaydı böyle beklemezdim elbet. yine de bu dünyada en güzel yaptığım şeyin beklemek olduğunu düşünüyorum bazen. çünkü çok güzel beklerim. söylemiştim. bir de çok güzel çay demlerim. beklerim!