böyle bir yer olmalıydı bir gün yaşayacağım yer. ama tam olarak burası
gibi değil. buradan daha küçük, daha sakin. kalabalık olmayan ama bir köşesi mutlaka denize temas eden, küçük bir yer. burası gibi soğuk olabilir önemli değil. yeter ki o deniz, o
yosun kokusunu duyumsamalıyım. sahil kenarına sıralanmış kahverengiye boyalı,
yaşlı ve yorgun banklarına oturup dalgaların dansını izleyebilmeliyim.
bazen de günbatımını ve uyanabildiğim vakitlerde gündoğumunu seyretmeliyim telaşsız, sakin. sonra gelen geçenin ve elbetteki sıcak, yardımsever esnafının hikayesini
yazabilmeliyim. insanları az ama öz olsun mesela. ben hepsini
tanıyabileyim. yolda karşılaştığımızda içtenlikle selamlayıp hal ve hatırlarını sorabilmeliyim. balığımı hep o küçük balıkçıda yiyip kahvemi de köşedeki
o mütevazı ocakta içebilmeliyim. zaman zaman memleketi ve beşiktaşımı
kurtarabildiğim bir iki de laf cambazı buldum mu değmeyin keyfime! böyle bir yer. ama küçük. ama sakin. fakat yosun kokan. lakin insanı olan. bir yer... bir gün...
.
candan erçetin - hafif
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...