böyle derde neyler hekim - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

böyle derde neyler hekim

bir kalbiniz vardır onu tanıyınız
bir şehir kadar kalabalıktır bazıları

bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
konuşurlar
isterler
susarlar
                cahit zarifoğlu

işe gitmedim. aile hekimimize gittim bu sabah. kapının üstündeki ışıklı tabela adımı yazıp içeri girdiğimde saat tam dokuzu beş geçiyordu ve kafamda selvi boylum al yazmalım'ın enstrümantal müziği çalıyordu.
gide gele artık aile olduğumuz için hekimim sâfinaz hanım  hoş beş etmeden direk konuya girdi. kafasını önündeki bilgisayardan kaldırmadan sordu.
-neyiniz var mithad?
-aslında grip ama kalbim çok ağrıyor ve de çok üşüyor doktor.
ani bir hareketle yüzünü bana döndü, başını hafif öne eğip siyah kemik gözlüklerinin üstünden şöyle bir süzdü önce beni. sonra iki narin eliyle masadan kuvvet alıp tekerlekli koltuğunu geriye doğru kaydırdı. sakin adımlarla yanıma geldi ve
-önce bir ateşine bakalım dedi.
ateşime baktı, tansiyonumu ölçtü, sırtımı dinledi. hiç bir şey söylemedi. ben de sormadım.
masasına gidip tahta dondurma kaşığına benzer bir aletle yanıma döndü.
-ağzınızı kocaman açın mithad dedi
kocaman açtım.
hmm.hmmm.cık cık cık. diyerek başını iki yana salladı. tahta kaşığı kenara bıraktı. ince, beyaz lastik eldivenlerini giydi.
-kocaman açın. AAAAA deyin
bi daha kocaman açtım ağzımı.
sağ elini ağzımdan içeri soktu. sol tarafıma indi. kalbimi avuçladı ve yavaşça çıkardı. beyoğlu'nun ara sokaklarındaki meşhur kahve falcıları gibi incelemeye başladı kalbimi. ve neden sonra;
-çok hoyrat kullanmışsın kalbini. aşırı hız yapmışsın. üstelik hiç yerinde durmamış gibi. üzgünüm ama ikinci el piyasası bile yok. kimse almaz artık bu kalbi. 
bunu duyar duymaz 
-o zaman bana müsaade doktor dedim
- dur nereye gidiyorsun ?
- gidip biraz zarifoğlu okuyacağım
-ama kalbin?
- sen de kalsın. zaten hiç benim olmadı ki şerefsizz..
.
hayat neden şekil yapıyor - F.D.