bana o şiiri okuduğun gün nasıl anlatabilirdim ki ben'deki seni
hangi söz, hangi beste unutturabilirdi bana o günkü çaresizliğimi
yalan yok şimdi, çok kıskandım o gün cansever'i
bana okuduğun o şiirden beri
sen benim intihal sebebimsin sevgilim
hani nisan aralığındaki o salaş cafede şairi kıskanıp iki satır doğaçlama yaptığımda
nazım'la piraye birlik olup gülmüştü ya bana
oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi somurtunca da
elimi tutup üzülme, sen daha güzelini yazarsın dediğinden beri
sen benim intihal sebebimsin sevgilim
seninle çemenzar'dan çok geçtik de oturup şair nedim'de şöyle demli bir çay içemedik
kadıköy'ün tüm sokaklarını gezdik de hiç adım atmadığın sokaklarında kaybolmadık istanbul'un
çok yol katettik seninle de nereye çıktığı bilinmeyen bir yola hiç girmedik ama hep bir b planımız vardıtakvim yapraklarına çentik attığımızdan beri
sen benim intihal sebebimsin sevgilim
üç tarafı denizlerle çevrili bu cennet yurdumda herkesin bir kusuru vardı
ben de işte düz yazabiliyordum ama şiir bilmiyordum
olsun diyordun ben seni her halinle seviyorum ve öyle güzel seviyordun ki
sana şiir yazamadığımı söylediğim günden beri
sen benim intihal sebebimsin sevgilim
işte öyle bir şiir yazmalıydım ki sana
öyle sevmeliydi ki sözlerim seni
ve öyle anlatmalıydı ki düşlerim, düşlerini susmalıydı yeryüzünde var olan ve bundan sonra var olacak tüm alfabeler
diyorum ki sevgilim; orhan veli'den bugüne kifayetsiz kalmış tüm sözlerden beri
sen benim intihal sebebimsin
.