bu kokuyu seviyorum. tatilim, dinlencem bitse de sıkıcı dönüş
yolunda olsam da yine de heyecanlandırıyor, mutlandırıyor bu kekremsi
koku beni. bu mavilik, bu deniz, bu martılar, bu japonlar!
ama
japonlara bir kez daha hayret ettim. adamları en sonunda bize benzettik
ya. elbet vapur peşindeki martıları çekmek ilginç gelebilir. lakin
önceden simit atılırdı martılara. japon abiler ablalar olayı aşmış şimdi
ülker çizi, biskrem, kaşarlı tost.... menüde yok yok. ama misal bana
daha ilginç gelen bu martıları zamanında bir lokma simitle vapur peşine
takan ilk türk kim? yoksa o da bir japon muydu? yahut evropalı bir
turist.. ölmeden önce cevabını merak ettiklerime bunu da eklemem lazım
evet.
dönüş yolunda otobüs içinde kıyameti koparan bir velet
vardı. yarısı dolu otobüs sakinlerinin ben hariç hepsi veletin annesine
sert bakışlarla müdahil oldular. ama kimse sözlü müdahalede bulunmadı.
nedense her zaman rahatsız olan ben rahatsız olmadım. sanırım elimdeki
öğretmen mori'nin duygusal etkisi olsa gerek.
kitap dedim de bu
tatil kendi rekorumu üç kere kırdım desem yeridir. her tatil yarım
düzine kitap götürüp hepsini yarım yamalak bırakan ben deniz bu kez
çeyrek düzinesini bitirdim. mutluyum, gururluyum. önümüzdeki sene
hedefim yarım deste....
ve bu kitaplarda hoşuma giden ilgimi
çeken cümlelerin altını çizmeyi seviyorum. ama bu kesmiyor daha sonra
kolay bulayım diye sayfa numaralarını önlerde bir yere kaydediyorum.
kolay oluyor evet.
tatilin
bitmesi değil de tuğrul bey ve mukadder hanımla muhabbet edemediğime
daha çok üzüldüm sanırım. son gün akşam indiler sahile. doğrusu ben
aşağıda güneş - kitap banyosu yaparken set üstünde yaşlı yorgun bir ses
tuuuğruul tuuğruul diye bağırıyor ama aşağıda ben zor duyuyorum. sesin
yetmediğini anlayınca alkışla duyurmak istedi. o da yetmedi. tam ben
kalkıp iskeleye yönelmek üzereyken başka bir arkadaş olayın farkına
varıp tuğrul amcayı uyardı.
-tuğrul güneşte çok kaldın hadi denize dedi mukadder hanım.
evkaf
memuriyetinden emekli tam bir istanbul beyefendisi kıvamındaki tugrul
bey, ıssız adada kalmış ve uçan ya da yüzen bir kütle görmüş
kazazedeler gibi iki elini sağa sola sallayarak mesajın alındığını
belirtip hemen akabinde sağ kolunun tersiyle sen de güneşten uzaklaş
işareti yaptı. onbeş dakika sonra bu sefer duşun önünde birbirlerini
kollamaları ve evet mukadder hanım deyişi tuğrul bey'in. görülmeye
değerdi. eski türk filmlerinden çıkmış gibiydiler. çok tatlıydılar.
allah birlikte daha uzun ömürler versin. ne diyelim... biz de kerevetine
artık....
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...