jonas - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

jonas


zekai tunca açık olan televizyonda gerdan kırarak “artık yağmur yağsa da hoş yağmasa da” derken ben geri kalan zamanında ne yapacağımı düşünüyorum. 20 km yol tepip şehrin bir kenarından diğer kenarına geldim annemin uzak akraba ziyareti için. onu yerine bırakıp aynı yolu geri tepeceğim. aynı trafikte, aynı ışıklardan, aynı yollardan, aynı ev ve avm kenarlarından geçerek. tabi böyle olunca hayatın bitmez tükenmez tekrarlardan ibaret olduğu gerçeğini göreceğim. hafta içi beş gün boyunca sabah işe git. akşam eve dön. cumartesi pazar, insanların abartılı ve aşırı gürültülü temaşasından sıyrılabilecek güneşli ve sakin bir kafe ara (mümkünse deniz kenarında), akşamında bir -şanslıysam iki- sinema filmi izle, beş on sayfa kitap oku, haftalık alışverişi yap. sonra pazartesi sendromuyla sarhoş olup tekrar işe git. akşam eve dön. ve yeni bir döngü için hafta sonunun gelmesini bekle. beklerken aynı tarz dizi ve filmleri izle, aynı tür kitapları oku ve uzun uzun denize bak bir sonuç alamamacasına. ama en azından gidiş yolum doğru klişesiyle biraz olsun avunmak aynı demli çayları peş peşe içerken.
böyle vakitler işte;  jonas geliyor hep aklıma. “her şey çok sıradan. hayat bir cumartesi alışverişinden fazlasıdır” diyen. her seferinde de; “öyle değil jonas efendi. öyle değil.” derim.
çünkü öyle değil..
..