poz - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

poz


  
nişantaşı’ndan, etiler’den evvel nasıl dutluklar vardıysa instagramdan önce de flickr, fotokritik vardı. bir nesil, ara güler olma hevesimizi buralarda bileyledik hep. ama ve hepsinden önce çekirdek aile fotoğrafçısıydık 24 pozluk makinalarda. şimdiki gibi börtü böcek çekmek moda olmadığı, boğaz köprüsünü de senede bir kez memlekete giderken gördüğümüz için salt portre çalışırdık. babamı mesela sigara içerken ya da pikaplı radyoya kulağını dayayıp maç dinlerken, annemi mutfakta yemek, salonda ütü yaparken, biraderi de bruce lee tekmeleri atarken resmederdim. yine de bitirmezdim hemen 24 pozu. bir sıfır beş kalemin ucu nasıl kıymetliyse pozun bir tanesi de öyle değerli, öyle mühimdi. sakınan göze çöp batardı ama. pozlardan bir kaçı mutlaka yanardı. ve ne hikmetse en iyi çektiğine ya da çıktığına inandığın poz yanardı her seferinde. kimseyi inandıramazdım buna. şimdi hamd olsun dijital makinalar, akıllı telefonlar var. beğenmediğini anında yok ediyorsun. beğendiğini ise filtrelerle, programlarla konuya komşuya hatta elaleme beğendiriyorsun. 'layklatıyorsun' falan. ama işte hiçbirinde o eski tat yok. fotoğrafların basılmasını beklemenin verdiği haz, fotoğrafa dokunmanın, tek tek albümlere yerleştirmenin, bazılarını edebiyat kitabının arasında taşımanın verdiği o garip mutluluk diyorum. artık yok...
.
ed sheeran - photograph