bazı şeyler: 26-37 bu sabah yağmur var istanbul'da - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bazı şeyler: 26-37 bu sabah yağmur var istanbul'da


26- tuhaf. akşamları yakalarsam bindiğim otobüs kışa nazaran daha kalabalık kaç zamandır. halbuki tersi olurdu hep. kışın kalabalık. yazın sakin. iklimlerin, mevsimlerin şaşırması gibi ahali de şaşırdı. ama işte hep diyoruz az sıkın şu deodarantları! reklamdaki orhan baba’ya kulak asmayın siz. sıkıyorsunuz deodarantı, sıkıyorsunuz şişeler dolusu parfümü ozon deliniyor sonra ablacım!
.
27- bu sabah yağmur var istanbul’da. bir de evden hiç çıkmadan, üst üste dört jüliette binoche filmi izleme havası var. evet.
.
28- son günlerde memleketteki döviz, evin içine girmiş ve bir türlü çıkarılamayan kara sinek gibi. vız vız yerinde durmuyor şerefsiz. ama bi’yakalarsam hoca misali biliyorum ben yapacağımı..
.
29- bir gemidir tutturmuş gidiyoruz. aynı gemide değil aynı apartmandayız efendiler. ve ak saçlı delinin biri de bütün iş makinalarını toplamış, kongresinden gerekli izinleri almış binayı yıkmaya geliyor. biz oturmuş yöneticiyi suçluyoruz. ‘şunu yaptın, bunu söyledin. gör şimdi gününü’ diyoruz. birbirimize dalıyoruz.  alooo, olm adam manyak. binayı yıkıyor. binayı..
.
30- dört senede üniversitede öğrenemediğim iktisatı, şu bir haftada televizyondaki açık oturumlardan öğrendim. iyi oldu!
.

31- yalnız şu dünyanın en güzel şeylerinden biri çocuklarsa ötekisi martılar. aşığım lan onlara!
.
32- uzuuun bir aradan sonra ot dergi aldım. beğenmedim. lise gazetesi gibi olmuş! her şey var.  ama ve nerdeyse hiç bir şey yok. istisnalar hariç. kaideler dahil.
.
33- yine uzun bir tatil öncesi son iş günü. ilk saatler. ama müşkülpesent bünyem daha iki gün öncesinden havaya girdi. cuma akşamı istiklal marşını haykırarak söyleyecek öğrenci hissiyatındayım ne zamandır.
.
34- eskiden, çok değil bir kaç sene evveline kadar küçük sahil kasabasına kafa dinlemeye, kendi domatesini, biberini ekmeye gidenlere öykünür hatta kendim gitmiş gibi sevinirdim. ama bugünlerde gıcık olmaya başladım onlara. allahım sen affet.
.
35- ama bu gidişle sadece istanbul’u değil ülkeyi terkedeceğim. hayır efendim ne dolar, ne ekonomi. yemin ediyorum sırf halkımızın şu mangal sevdası yüzünden terkedeceğim ülkeyi. ha bir de gereksiz yere ve sanki iki saniyede bir o kornaya basmazsa ölecekmiş gibi davranan bit yavruları yüzünden.
.
36- çocuklarımız, neşemiz, geleceğimiz tamam da durduk yere ve sanki parmağı kapıya sıkışmış gibi bağıran çocuklar yapmayınız. yetiştirmeyiniz lütfen. hadi yaptınız o bağırıyor diye ortalık yerde siz de kıçınızı yırtarak bağırmayın. başım ağrıyor. valla.
.
37- üzerinize afiyet klima çarpmış biraz. sultan hanımdan çay istedim. “yeni ıhlamur kaynattım seviyorsunuz diye, hem boğazınıza iyi gelir.” dedi. tarçın ve limon da eklemiş. 
söyleyin; hangi milyon dolarlar verebilir bu mutluluğu bana.
.