bir tren yolculuğu yaparız bir gün* - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bir tren yolculuğu yaparız bir gün*

hissediyorum. bir şeyler oluyor. lakin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. dahası benim dışında herkesin haberi var. fakat kimse bir şey söylemiyor. hani çok sevdiğin bir yakının az önce vefat etmiş de kimsenin sana söylemeye cesareti yokmuş gibi.
"şarkılara bu kadar takılma," demişti doktor geçen hafta. ama şarkılar benim hayat damarlarım demek istedim. işaret parmağını, devlet hastanelerindeki hemşireler gibi dudağına götürerek susturdu.
"bu bahsi kapatalım," diyerek ilave etti.
"hem sadece şarkılar değil tabi, kelimelerle de arana mesafe koymalısın."
"öl diyorsun yani," dedim.
müstehzî bir biçimde güldü ve sordu.
"bu çukurdan çıkmak istiyor musun, istemiyor musun?"
sonra kan ter içinde uyanmıştım.
.
bazı cümleler ne uzun. bazı hayatlar ne kısa!
aynı dönemlerde yaşamalarına rağmen belki de gerçek dünyada bir araya gelmemiş, gelemeyecek yazarları yan yana getirdim bu sabah. aralarını bozmak için değil elbet. sevdiğimden. çok sevdiğimden.
.
sevmek demişken; insanın hem soluğunu kesip hem de yaşama sevinci veren şarkılar var bu dünyada. anlamını bilmeden sevdiğimiz şarkılar diyorum.
iyi ki varlar.
.
tıpkı şarkılar gibi iyi ki varlar dediğim anılarım da var elbet. bazıları diken gibi batsa da gülü için katlandığımız an'lardan bahsediyorum.
geçmiş gün mesela. sanatçılar sokağında yürümüştük. sakız gülü ile birlikte istanbul'un en sevdiğim iki sokağı. işte nazım hikmet'ten bahariye'ye bu yüz metrelik yol bir ömür gibi uzun ama çok iyi gelmişti. hatırlıyorum. hiç bitmesin istemiştim. o yüzden adımlarım ağır ve aksaktı. ne kadar tezgâh varsa durup hepsine bakmıştım. zira her daim huzursuz ruhum hiç böyle huzurlu olmamıştı.
çünkü o gün seninle adımlamıştık. ilk ve son kez.
.
şimdi. birbirinin aynı, soğuk ve gri günler.
tadımız yok. sabah işe gitmek, akşam eve dönmek var. mecburiyetler ve sorumluluklar sonra. belki bir parça değişiklik olur diye, pencere kenarlarında kar yağsın diye bekledik koca koca adamlar. fakat beklenen kar bir türlü yağmadı. ama güneş de açmadı. aynı griliğin dumanında bize biçilen vaktimizi dolduruyoruz şimdi.
.
ama insan yaşadıkça umut hep vardır. belki diyorum bir gün trenle uzak diyarlara gideriz. yahut mütevazı bir tekne ile ummanlara açılırız. çünkü hayat bazen; her şeyin gün gelip değişebileceğine inanmaktı..
.
.
* cemal süreya
.
jaymes young - parachute