yol'culuk - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

yol'culuk

bir fahrettin kerim gökay caddesi, bir şebnem sokak.
hem bunların üstünü verecek, hem vites değiştirecek. üstüne bir de cigarasını telllendirecek.
vallahi de yapıyor, billahi de yapıyor. hem hiç zorlanmadan
hem-en solumda 
kar mütemadiyen yağarken
ellerim üşümüyor -üzülme-
ama silecekler iz yapıyor 
peki tamam, itirafımdır yokluğunda
biraz ayaklarım ama en çok kalbim sıfırın altında
oysa
yollara düşen kar tutmuyor hemen eriyor
radyoda mahur bir beste
hüznüm 
gözlerinin kahvesine çalar
düşüncelerim gecenin laciverdine 
ortak
yol uzun, gece ağır
olmadı böyle, olmasaydı sonumuz
ahmet kaya şarkısına
ahmet kaya şarkısına
insanlar iniyor, insanlar biniyor
kar artık yağmıyor
dışarda rüzgar bazen karayel, bazen kuş palazı
dedim ya merak etme, üşümüyor ellerim
ama bak kulaklarım çınlıyor
hâlâ
sen sanıyorum
yanımdan sessizce geçip gidenleri
durmuyoruz
bir kazasker, bir ethemefendi yolcusu daha 
derken kar yeniden başlıyor
lakin özlemim 
"müsait bir yerde şoför bey" diyen kadınların sesinde
hiç dinmedi
yılbaşı neonlarıyla süslenmiş kafelerin cam kenarında
bizim şoför tadelle yiyor, canım çekiyor
istesem verir, niye vermesin
ben sigara istiyorum
efkarımın özlemimi solladığı ilk kavşakta
para üstü verir gibi uzatıyor son sigarasını
bir nefes çekiyorum sonra 
müsait bi'yerde iniyoruz