üç vakit - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

üç vakit

-dün-
hiç dışarı çıkmadım. oturdum. kitaplarımı yeniden dizdim. göndermeyeceğimi bildiğim bir kaç mektup yazdım. ardı ardına dört film izledim. beşinciyi izlemek üzereydim. sıkıldım. radyoyu açtım. cemal süreya'nın on üç günün mektuplarından okudum biraz. kaç tane okudum, hatırlamıyorum. uyumuşum. gündüz. yıllar sonra ilk kez hem. uyandığımda karanlıktı. çay demledim. sonra özlü'nün ferit edgü'ye mektuplarına başladım. iki tanesini okudum. durdum. yazmak istedim. öncesinde çaya baktım. bir kaç dakikası vardı. radyoda ilk kez duyduğum bir şarkı çalıyordu. düşündüm. aslında hep düşünüyorum. 
burada kendi kendime konuşuyorum yıllardır. dünyayı salgın hastalık vurmuş gibi. yahut büyük bir savaş çıkmış. kimse kalmamış gibi. sadece ben konuşuyorum. 
neden? niye? nasıl? 
huzursuz olduğum için mi yazıyorum yoksa yazdığım için mi huzursuzum? bu oyundan çıkarsam daha mı mutsuz olurum? ya da.. çayın kokusu. çok güzel.. galiba aradığım huzur....
-bugün-
mecburi bir kaç iş dışında çalışmadım. pencereden dışarıyı izledim. bol bol. kuş. biraz helikopter. bir kaç da uçak. geniş gökyüzü sonra. instagrama da dadandım. fakat çok şarj yiyor. bir de internet kotası. çekirdek çitlemesi gibi. biraz da bağımlı işi sanırım. lakin güzel vakit ölüyor. çok güzel. kafa bi'dünya. sevdim mi? 
sevdim.
.
akşamüstü kuşlara taktım kafayı. bir acayipler. bazısı "abi bi fotomuzu çek. instagrama falan koyarsın hem" der gibi. alçakta. çok alçaktalar. bazısı bulutları öpmek ister gibi. yükseklerde. en yüksekteler.
tuhaf. 
.
 -şimdi- 
tıka basa bir dolmuşun en istenmeyen jeopolitiğindeyim. şoför arkası. bir numara. mütemadiyen. yazıyorum. 

cemal süreya mı demişti. yoksa tezer özlü mü? 
unuttum şimdi.

"hep aynı yerde oturup yazma eğilimi vardır bende. evde ya da dairede (cemal süreya idi hatırladım) masamın yeri değişse düzenim bozulur. kolum kanadım kırılır. havaya giremem" diyordu.

haklı. ben de belirli bazı yerler dışında yazamam. havaya giremem. otobüs, dolmuş, tren, piraye cafe, bahariye,  varoş cafe. benim en havadar yerlerim. şimdi işte; iç kulağımda fransızca bir melodi. dışarıda; para verenler. para üstü alamayanlar. müsait bir yerde inmek isteyenler. ani frenler. sunturlu küfürler. telefon cıngılları hep. kasım ayazına karışıyor. 

değişmeyen. herkes mutsuz. herkes yaşama aşık. 
peki ne anladık biz bu aşktan; aslolan hüzündür. mutluluk istisna.