altı aralık - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

altı aralık

eskiden kendime verdiğim sözleri tutmazdım. şimdi başkalarına verdiğim sözleri de tutmamaya başladım. eskisinden daha çok yalan söylüyor, daha çok küfrediyorum artık. giderek ben olmaktan çıkıyorum. beni ben yapan özelliklerimi, babamdan miras kalan hasletleri elbiselerimi çıkarır gibi birer birer atıyorum üzerimden. iyilik ve iyi niyet üzerine ne söyleniyorsa tersini yapıyorum.  samimi gelmiyor artık hiç bir şey , hiç bir insan.
misal şimdilerde anlaşılmaya , anlamaya çalışmak çok yorucu ve bana sorarsan çok da gereksiz. konuşmak, hal ve beyanatlarda, bu dünyada karşılığı olmayan taahhütlerde bulunmak hep beyhude hareketler. oysa ve bana kalırsa ; iki çift gözün sessizce konuşup anlaşması tüm anlamların üzerindedir bu yeryüzü aritmetiğinde.
şu son iki haftadır mesela bir kabuğu zorluyorum kırmak için. ama korkuyorum da!  kabuğun dışındaki hayat ya şimdikinden daha kötüyse? 
bilemezsin. bilemem. bilemeyiz...
ama şunu biliyorum sevgilim. bu kabuğu kırmazsam şayet sana asla ulaşamam. ve sana ulaşamazsam zaten yaşamanın bir manası yok. bugüne kadar beni hayatta tutan yegâne şey sana ulaşma umudum, şu sefil ömrümdeki tek gerçek mutluluğum hiç tanımadığım sana kavuşma hayalim çünkü yıllardır. dürüst olmak gerekirse kısa süreli, geçici mutluluklar yaşadım şu son zamanlarda. ama bunların gerçek olmadığını bilecek kadar da büyüdüm artık. bu suni mutluluk gazları ile insanların bir sosyal projeden diğerine keklik gibi sektiklerini, çözülmesi güç bir fizik yahut matematik problemi gibi hesaplar yaptıkları ama öte yandan janjanlı hitaplardan taviz vermedikleri aşk aktivitelerini hayretler içinde izliyorum. bilmesem görmesem yaptıklarını inanabilirdim belki samimiyetlerine.
umrumda değil ama şimdi ne dünya ne feza. ne de gayrisafi milli hasıla. ille de sen ille de ben. sadece biz. gerisi hep teferruat sevgilim. hep teferruat..
.
irem - hayalet sevgilim