bazı şeyler - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bazı şeyler

-shift tuşumdan sonra space tuşum da çalışmaz oldu. bugün pazardı. yapacak başka bir şeyim yoktu yine. önce arızalı olanlardan başlayıp tek tek tuşlarını söktüm bilgisayarın. bir sürü toz, pislik karışmış içlerine. temizledim güya. boşluk tuşu hala takılıyor şimdi bu satırları yazarken. ve john lennon workingclasshero diyor eksende. aklıma birşey geldi klavye, tuşhatalarına aldırış etmeden yazmaya devam edeceğim.bakalım ne ve nasılolacak. hem belki sıkıcı pazara birrenkgelir.bundan emin değilim tabi. bu arada shift tuşunun arasından çekirdek çıktı. bildiğin ayçekirdeği. tuzlu olanından. space çubuğundan da bir iki saç teli. bir tanesi beyaz. galiba yaşlanıyorum.
.
-orta yaşlı, orta boylu bir kadın. hani hoş da sayılır. kumrallıktan sarışınlığa yeni terfi etmiş gibi, gözlüklü ve bakımlı da. şoförün hemen yanında sabırla bekliyor. çünkü medeniyet bunu gerektiriyor. ha bana sorarsan insanlık derim. yaşlı, oldukça yaşlı bir amca koltuğa oturmaya çabalıyor. hani biraz da hangisine otursam kararsızlığında. hoş kadınımız bir anda nemrut kesiliyor, sabredemiyor, ekşiyor hatta ve haşa küçük, orta ne kadar dağ varsa ben yarattım diyor vücut ve daha çok surat diliyle. ki hep ikmalliyimdir vücut derslerinden. buna rağmen ne yapsam bilemedim. ve sanırım ve sanki bir dedektif ciddiyetinde onları izlediğimi fark etmiş gibi geldi yanımdaki direğe yaslandı. yüz vermedim tabi. yaptığı affedilir değildi. tereddütsüz orta kapıyı işaret ettim vücut dilimle. ama o arka kapıdan indi.
.
-sonra bir vakit sonra...
tatil, deniz, kum, sal, ay-balık, koku, sevgili, müzik, açsradyo, kordon, güzel vücutlar-boş suratlar, otel, renkler, sesler, kitap, hayatın kaynağı, su, kazık,ayran, aynrand, yolculuk, susurluk,siyah, beyaz, ölüm, yaşam, tekrar, istanbul, trafik, gürültü, kaçış, keşke, kasaba, sahil, yalan, gerçek, kürkçü dükkanı , mutsuzluk and the end.
.