bi'şeyler - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bi'şeyler

deniz otobüsünün saatine bakmamışım. kırk dakika beklemek zorunda kaldım. aslında hazırlıklı olurdum hep. eskiden planlardım tüm adımlarımı. şimdi plansız yaşamaya çalışıyorum. olduğu gibi. olduğu kadar. piyangonun bana vurma ihtimali gibi. ne çıkarsa bahtıma hesabı. misal 40 dk. bekleme çıktı bu akşam işte bakırköyde. sigara içmiyordum ama temiz havaya ihtiyacım vardı. soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen dışarı çıktım. iliklerime kadar üşüdüm. titredim bile. ama nasıl güzel geldi. ön tarafta bekledim soğukta ve çiseleyen yağmurda biraz. boğazı, denizi yüksek binaları, göz kamaştıran ışıkları izledim. rüzgarı, boğaz havasını hissetim derinlerimde. uzaklara, çok uzaklara gittim! ayakaltında dolanan kedileri izledim sonra. ve biraz da sigarasını dertli dertli tüttüren kadın ve adamları.
sonra çok üşüdüm. içeri girdim.
yağmur hala yağıyor. allah için güzel de yağıyor.
kadıköydeyim şimdi. evimdeyim bir nevi...

***
fransızca olan hiç bir şeyi sevmezdim evvelden. şimdi her şeylerini seviyorum. sanatsal ve kültürel anlamda elbet. yoksa sarkozy mi haşa!

****
düşünüyorum da bazen, bazı kişi ve olaylara gereğinden fazla anlam yüklüyorum. oysa rahat ve gevşek bıraktığımda her şey çok daha kolay ve güzel oluyor.

***
fransızca dedim de usta, birilerinin karşılıksız bir şey sunması insana ne güzel bir duygudur değil mi? o'nu kıskandım mesela bana bu karşılıksız hediyeyi verirken. günler hatta haftalardır aradığım fransızca şarkıyı bulup çıkardı ya samanlıktan tıpkı bir iğne gibi. ne diyeceğimi bilemedim. sadece teşekkür ettim. ve ama soha ne güzel, ne içten söylüyor ; c'est bien mieux comme ça.

***
cemal süreya'yı soy adındaki y'lerden birinden tasarruf ettiğiyle tanırdım da bu kadar "deli" yazdığını bilmezdim. şiirlerini okudum da sevda üzerine kelam etmemeye karar kıldım!

***
ne kadar çirkin olursa olsun, güneş gören binalar bir başka güzel görünüyor gözüme. dahası güneşin değdiği her bir şey öyle. mucize değildir de nedir bu? ama baharın kokusu hala yok usta. özledim!

***
imkansız görünen bir sürü hayalim var mesela benim sevgilim. en az senin kadar! onlara inanmak,bağrıma basmak ve dahi koklamak, hissetmek sonra. ama işte tüm imkansızlığımla seviyorum seni.

***
bir yayıncı olsam ve yolda ya da dolmuşta düşürülmüş piti kareli not defterimi bulsam mesela. yazılanları çözmeye çalışırdım önce. çözemeyince de sinirlenip çöpe atardım. ama sonra sahibini düşünür, üzülür okuyamasam da çekmecemde saklardım yıllarca. evet yapardım bunu. yayıncı olmasam da yapardım.

***
ve işte o piti kareliye not aldığım bazı notları beğenmediğim için buraya almadım şimdi.
belki daha sonra.
.
soha - c'est bien mieux comme ça