önde zeytin ağaçları arkasında - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

önde zeytin ağaçları arkasında

kaptan ikide bir arkaya baktığına göre en arkadaki yolcu ücretini ödemedi sanırım. ama o kadar abarttı ki bu bakma işini peşin ödediğim halde kendimden şüphe etmeye başladım. zaten bir arkadaki bir ben varız şimdi dolmuşta. hayır alt tarafı bir lira için kaza yapacak ve niyazi olacağız bu güzelim kuzey ege kasabasında. ondan korkuyorum. tam borcu ben vereyim demeye hazırlanırken arkadaki müsait bir yerde dedi ama sanki düelloya davet eder gibi kaptanı. şöyle bir baktı kaptan bir şey demedi. faciaya  kılpayı...

neyse ki gerginlik az ilerden genç ve güzel bir hanım kızımızın dolmuşa binmesiyle yerini merak ve ilgiye bırakıyor. muhtemelen üniversite öğrencisi. asos'a gitmek istiyor ama oradan geçmiyoruz hanımefendi, üzgünüz. edebiyat veya gazetecilik okuyor olmasından yana tahminim. gözlemci bir yanı var. inceliyor, gözlemliyor etrafı.. temiz ve güler bir yüzü var ayrıca. yardımsever olduğunu da bir durak sonra binen ve biri görme engelli iki kişiye benle beraber yardım elini uzatmasından öğreniyoruz. lakin aynı anda geri çekiyoruz ellerimizi. zira kendi işlerini kendileri hallediyorlar. yine de kibarca teşekkür ediyorlar bize. hatta bana adres soruyorlar. maalesef o sihirli üç kelimeyi duyuyorlar benden. ben buraların yabancısıyım... kibarlıkları ile yine eziyorlar beni. yardımcı olamadığım halde teşekkür ediyorlar yine. ama dolmuş paralarının hem üstünü hem altını vererek altta kalmıyorum biraz sonra.
edebiyatçı güzelimiz de görev addedip para üstünde yardımcı oluyor hem onlara hem bana. asos'a gidecekmiş. eskiden olsa giderdim bu "sade" hikayenin peşinden. ama şimdi eve dönme zamanı! gidelim sadık!